9 Ağustos 2014 Cumartesi

UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİ

UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİ ( ABA )

 

Uygulamalı davranış analizi (ABA: Applied BehaviorAnalysis), davranışsal yöntem olarak da bilinmektedir. Bu yöntem, birey davranışlarını ve bu davranışlarla ilişkili çevresel özellikleri objektif olarak analiz etmeye dayalıdır. Pek çok davranışın çevre tarafından bir şekilde ödüllendirildiği ya da cezalandırıldığı düşünülmektedir. Dolayısıyla, çeşitli ödül mekanizmaları ve çok gerektiğinde bazı caydırıcı mekanizmalar kullanılarak (örneğin, çocuk puan kaybeder)  uygun davranışlar artırılmaya, uygun olmayan davranışlar ise azaltılmaya çalışılmaktadır. Otizmli bireylerde artırılması hedeflenen davranışlara örnek olarak taklit becerileri, oyun becerileri, sosyal beceriler, iletişim becerileri ve özbakım becerileri; azaltılması hedeflenen davranışlara örnek olarak ise öfke nöbetleri ve kendini uyarıcı (sterotipik) davranışlar verilebilir.

Uygulamalı davranış analizinde bireye kazandırılmak istenen ya da bireyde azaltılmak istenen davranışlar sistemli bir gözlem ve kayıt tutmayla belirlenir. Daha sonra bu davranışlara müdahalede bulunulur ve aynı gözlem ve kayıt tutma yöntemleriyle müdahalenin etkililiği değerlendirilir. Normal gelişim gösteren çocuklar öğrendikleri bir davranışı birden fazla ortamda uygulayabilirken (genellerken), otizmli çocuklara bu becerileri genelleyebilme; bir başka deyişle, farklı ortamlarda kullanabilme becerileri de öğretilir.

Uygulamalı davranış analizinde, otizmli çocuklarda görülen problem davranışların azaltılması ile ilgili özel programlar hazırlanır. Bu yöntemde, davranışın nedeni kişilerde değil, kişinin çevreyle etkileşiminde görülür. Bu nedenle, problem davranış azaltılmaya çalışılırken öncelikli olarak davranış öncesi, davranış ve davranış sonrası durumların ya da olayların gözlenmesi gerekir. Daha sonra ise davranışa zemin hazırlayan durumlar ortadan kaldırılır, azaltılmak istenen davranış ortaya çıktığında görmezden gelinir ya da caydırılır (örneğin, çocuk puan kaybeder) ve problem davranışa alternatif olarak artırılmak istenen davranışlar etkili şekilde ödüllendirilir.

Otizmli çocuklara yönelik uygulamalı davranış analizi çalışmalarında:

  • Çocuğun uyanık olduğu her an,
  • Çocuğun bütün davranışlarını hedef alan,
  • Çocuğun yaşamının geçtiği tüm çevrelerde,
  • Çocuğun yaşamındaki tüm önemli kişiler tarafından,
  • Haftada 20-40 saat uygulanan olabildiğince erken yaşta başlatılan eğitim hedeflenir.

 

Uygulamalı davranış analizinin otizmli çocuklar için nihai hedefi, bu çocukların akranlarıyla birlikte kaynaştırma programlarına devam edebilecek düzeye gelmeleridir.

Uygulamalı davranış analizi otizmde uygulanan diğer yöntemlerle karşılaştırıldığında, başarısını deneysel araştırmalarla bilimsel olarak gösterebilen tek yöntem olarak dikkat çekmektedir. Örneğin, Lovaas ve meslektaşları tarafından yürütülen deneysel çalışmalarda, iki yıl süreyle uygulamalı davranış analizine dayalı eğitim alan çocukların %90′a yakınında çok önemli zekâ ve sosyal gelişim kazançları görülmüştür. Dahası, bu çocukların yarısına yakınının zekâ ve uyum açısından normal gelişim gösteren çocuklardan önemli bir farkları kalmadığı belirlenmiştir. Ayrıca, belirtilen gelişmelerin ergenlik döneminde de korunduğu saptanmıştır. Deney grubundaki çocuklarla aynı özellikleri taşıyor olup böyle bir eğitim alma şansı olmayan çocuklardan oluşan kontrol grubunda bu gelişmelerin hiçbiri gözlenememiştir. Bu araştırmaların kaynakça bilgileri aşağıda yer almaktadır:

LOVAAS, O. I. (1987). Behavioral treatment and normal educational and intellectual functioning in young autistic children. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 55, 3-9.

MMCEACHIN, J. J., SMITH, T. & LOVAAS, O.l. (1993) Long-term outcome for children with autism who received early intensive behavioral treatment.

American Journal on Mental Retardation, 97 (4), 359-372.

Uygulamalı davranış analizinde çeşitli teknikler yer alır ve bu teknikler otizmli bireylerin eğitiminde çok çeşitli şekillerde kullanılır. Ayrıca, bu tekniklerin farklı şekillerde bir araya getirilmesiyle de çeşitli uygulamalar geliştirilmiştir.

SENSORY PLAY NEDİR?

Duyusal Oyun ve Erken Çocuk Gelişimi

Duyusal oyunlar çocukların beş duyusunu uyaran aktivite ve oyunları içerir: dokunma, koku, tat, görme ve işitme. Duyusal aktiviteler çocuğu keşif yapmaya teşvik ederken yaratıcılık ve merak duygularını geliştirir. Çocuk doğal olarak oyun oynarken araştırmayı ve bilimsel süreçleri kullanmayı öğrenir. Oyunlar içinde farklı duyuların uyarılması çocukların fiziksel, sosyal, duygusal, dilsel ve bilişsel gelişimlerini destekler. Çocuklar (ve yetişkinler) için farklı duyuların uyarılması en kalıcı öğrenmeyi sağlar.

Dört yaşındaki bir çocuğa ellerinde eriyen bir buz tutmasına izin vermeden erimeyi öğrettiğinizi veya bir yetişkin olarak bilgisayar karşısında oturmadan bilgisayar kullanmayı öğrenmeye çalıştığınızı hayal edin. Çevremizi duyularımızla deneyimlemek  öğrenmenin en temel gerekliliklerinden biridir.

Duyusal oyunlarla çocuklarda ön yargılar oluşturmadan önlerindeki malzemeleri keşfetmeleri için fırsat vererek, onların bilişsel, sosyal, duygusal, fiziksel ve dil gelişimlerini destekliyoruz.
Bilişsel Gelişim
Duyusal oyun ile kazanılan en önemli bilişsel beceriler problem çözme ve karar verme becerileridir. Çocuğa çözmesi gereken bir problem ve çözüm bulmak için çeşitli malzemeler sunarak beyinlerinin yeni bağlantılar kurmasını yani öğrenmesini sağlıyoruz. Yüzen bir tekne nasıl inşa edilir, kum tanelerinin birbirine yapışması nasıl sağlanır gibi. Buna ek olarak, büyük-küçük gibi zıt kavramlar, nesne sayma, ölçme, gruplama, eşleştirme gibi temel matematik becerileri ile yer çekimi, maddenin halleri gibi temel bilimsel kavramları edinirler. Çocuklar bu kavramları farkında olmadan küçük bilim insanları gibi tahminler ve gözlemler yaparak, sebep sonuç ilişkileri kurarak edinirler.

Dil Gelişimi
Çocukların duyusal oyunlardaki deneyimleri dil gelişimlerine de yansır. Dokunduğu, gördüğü materyallerin özelliklerini adlandırmak ve bu sayede yeni kelimeler öğrenmek kolaylaşır. Ellerini kullanarak yaptıkları faaliyetler el kaslarını geliştirerek gelecekteki yazma becerilerini destekler.

Sosyal ve Duygusal Gelişim
Duyusal oyunlarla çocuklar kendi davranışlarının kontrolünü edinirler. Bu süreç çocukların karar verme becerilerini geliştirirken özgüvenlerini de arttırır. Duyusal oyunlarla çocuklar işbirliğini de öğrenirler. Diğer çocuklarla bir arada oynamak onların bakış açısını anlamaya çalışmayı da gerektirir. Çocuklar duyusal oyun grubunda kendilerini ifade edebilen ve başkalarıyla fikirlerini paylaşabilen bireyler olurlar.

Fiziksel Gelişim
İnce motor becerileri günlük hayatımızda karşılaştığımız çeşitli görevleri gerçekleştirmemizi sağlayan küçük kas hareketleridir. Çocuklar için, bu görevler ayakkabı bağcıklarını bağlama, fermuar kapatma, düğme ilikleme ve hatta bir kitabın sayfalarını çevirmeyi içerir. Kaba motor becerileri ise büyük kas gruplarının kullanımını içerir. Bunlar da yürüme, koşma, itme, çekme ve top atma gibi faaliyetlerdir. Duyusal oyunlarla farklı malzemeleri keşfetmek; kaldırma, atma, zıplama gibi kaba motor becerileri desteklerken; karıştırma, dökme tutma gibi ince motor becerilerinin gelişimine de destek olur.

Yaratıcılık
Duyusal deneyimler, sürecin sonuçtan daha önemli olduğu açık uçlu oyunlardır. Çocukların malzemeleri nasıl kullandığı onlarla ne yaptığından çok daha önemlidir. Çocukları yaratıcı fikirlerle problem çözmeye teşvik etmek kendilerine olan güvenlerini ve yaratıcılıklarını geliştirecektir


OYUN TERAPİSİ NEDİR?



İnsanın deneyimsel varoluşunun tamamı oyun oynama temeli üzerine inşa edilir. Oyun oynamanın bu kadar temel bir önem taşımasının nedeni, çocukların ancak oynarken yaratıcılaşmasıdır. Oyun oynama bir deneyimdir; her zaman yaratıcı olan ve mekan-zaman sürekliliği içinde yer alan bir deneyimdir. Oyunun üç temel amacı vardır: İlk ikisi çocuğun bilişsel ve motor gelişimini desteklemek, üçüncüsü ise duygusal çatışmalarının çözülmesini sağlamaktır. Bu yöntem, çocuğun kendi kendine oyun oynamasından,  annenin, babanın, öğretmenin çocukla oyun oynamasından farklı özellikler içerir.

Oyun terapisi, çocuğun problemlerini anlamak, onun duygularını ve tutumlarını keşfetmek ve çocuğu bunlarla yüzleştirerek çözüm getirmesini sağlamak için geliştirilmiş bir tekniktir. Oyun terapisi çocukların kendilerini ifade edebilecekleri, risk alabilecekleri, sosyal kuralları ve sınırları öğrenebilecekleri ve yaşadıkları sorunlar ile başa çıkabilme yollarını keşfedebilecekleri güvenli bir ortam yaratır.

Oyun terapisinde özel olarak tasarlanmış bir oyun odasında terapist ve çocuk birlikte oyun oynar. Burada terapistin ilk görevi, çocuğun kendisini oyununa davet etmesini beklemektir. Çocuk, ihtiyaç duyduğu güven ilişkisini kurmaya başladığında terapisti oyuna davet eder. Çocuk, oyun terapistiyle güven ilişkisini geliştirdikten sonra yavaş yavaş kendini açmaya başlar. Oyun terapisin de çocuk, her biri birbirinden farklı anlamlar taşıyan oyuncakları kullanarak kendi oyununu kurar ve günlük hayatında ifade etmekte zorlandığı öfke, üzüntü, kıskançlık gibi olumsuz duyguları özgürce yaşar. Oyun terapisti, çocuğu tüm hata, eksiklik ve zayıflıklarıyla koşulsuz olarak kabul eder. Çocuk, rahatlar ve daha cesur bir şekilde kendini oyunun akışına bırakır. Bu süreçte, çocuk oyunlarında, yaşamındaki hayal kırıklıklarını yeniden canlandırarak, farklı şekillerde baş etme yollarını öğrenir. Bu da kendisine güvenini arttırır. Problemleriyle yüzleşemeyen çocuklar problemlerini çözemezler.

Çocuğun yaşadığı travma (cinsel taciz, ölüm, boşanma), çocuğun gelişim basamaklarında takılmalara veya gerilemelere yol açabilir .Oyun terapisi, çocuğun takıldığı gelişim aşamasında gerekli iyileşmeyi sağlayarak bir sonraki gelişim aşamasına geçmesine ve iç dengesini kurmasına yardımcı olur.

Oyun terapisi, endişe, korku, takıntı, düşük özgüven, çekingenlik, dürtüsellik, saldırganlık, topluma-okula uyum sorunu, davranış problemleri, uyku- yeme- tuvalet sorunları için uzmanların sıkça kullandığı bir terapi tekniğidir.

Oyun terapisi,  cinsel davranışlarla aşırı meşgul olan, fiziksel nedeni olmayan mide bulantıları veya baş ağrılarından şikayet eden, içe dönüklük ve mutsuzluk belirtileri gösteren, arkadaş edinmekte güçlük çeken, yaşıtları veya kardeşleriyle sıkça kavga eden, başkalarına zorbalık eden veya başkaları tarafından zorbalık gören, kendini savunamayan, özellikle de oyun oynamayan ve oynamasını bilmeyen çocuklar için kullanılan ideal bir yöntemdir.

Kaynakça
Axline, M.(1947). Play Therapy: The Inner Dynamics of Childhood, Boston.
Norton, B. (1997). Reaching Children Through Play Therapy, White Apple Press, USA.
Winnicott, D.W.(1997). Oyun ve Gerçeklik, Metis Yayınları
.